EN GÜZEL ROMANTİK SÖZLER

Sana şiir yazmak ne haddime. Varlığın şiir zaten…

Öyle çok yanar ki için dünyadaki bütün suçları işlediğini sanırsın. Oysa sadece sevmişsindir.

Aynı şehirde sen varsın, ben varım, biz yokuz. Ne acı dimi…

Saçlarından ödünç ver. Dört bahar geçti. Çiçek kokusu öpmedim. Çok oldu mutluluktan vazgeçeli. Gülüşünden ver ömrümden al.

Çek bakışlarını gözlerimden, aşk bu şeytan doldurur.

Yağmalandı kalbim, ömrüm, her şeyim. Kurşuna dizdiler anılarımı, yenik düştüm bu savaşta neyleyim, bir mezar nasılsa işte öyleyim…

Leyla! Çaresizliğimden gayri hiç bir kabahatim yok benim.

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.

Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.

İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş. Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.

Duvardaki yangın düğmesini örten cam parçasıyım, kurtuluşun olacaksa hiç düşünme ayakkabının topuğuyla kır beni.

Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş, ama sen gitme ben cahil kalayım.

Seni anlatabilsem seni. Yokluğun, cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini.

Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır!

Bir silahım olsaydı, bir silahım… Yoksulluğu şakağından, Kaybetmeyi kalbinden ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum.

Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim…

Öyle ucuz değil gül koklamak. Gül tutan ele diken batmalı. Bir aşka gönül veren, o aşkın kapısında yatmalı.

Zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam…

Dediler ki: eskiden böyle değildin, içine kapandın… Dedim ki: içindekiyle yetinen bu kalp artık sizi ne yapsın.

Gözlerinin ‘kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘sen’de kalayım!

Kanaya kanaya iyileşir bazı yaralar. Aşk gibi, ihanet gibi, yalnızlık gibi… Geç olur, güç olur ama sonunda mutlaka olur…

Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur…

Dün bir şarkı çıktı radyoda, yarısına ben eşlik ettim yarısına gözlerim. Söylemek çok acıtıyor ama ben seni çok özledim.

Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri gözümde olmasın.

Bu da benim yeteneğim. Olmasan da severim seni, hatta ayrılırım senden, haberin olmaz.

Seninle olmanın en güzel yani ne biliyor musun? Ellerin ellerime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını ta yüreğimde hissetmek…

Besmelesiz başladım diye mi, doyamıyorum seni sevmeye?

Bir çocuk masumiyetiyle, bir kez daha ”elma” diyorum artık çık! Aşksız kaldım sevgili, korkutuyor yalnızlık.

İlham perisi kaçmış şair gibiyim… Kalemim söz değil, yüreğim sensizlik yazıyor…

Allah’ım beni öyle bir sonbahar ayazı öldür ki, sevdiğim mezarıma koyacak tek bir gül bile bulamazsın…

Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.

Sana kavuşmak değil niyetim, merak etme! Yolda bir dilenci görsem para bile vermiyorum ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ der diye.

Mevsimin suçu yok. Yokluğun soğuk.

Yaprak döken gençliğimin satir aralarında altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun baş harflerisin.

Seni sevmek; olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni, beklemek gibi.

O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Ve umurumda değil hiç kimse, ne halim varsa görmekle meşgulüm.

Sen, bir matematik eşitsizliğinde bilinmeyensin. Anlaşıldı; ‘yalnız bırakarak çözeceğim seni. 

Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir. Ve aşk öyledir ki nerde imkânsız varsa onu seçer.

Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar… Canın yanar…

Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek, ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek…

Senin suçun yok ”hayat” ben buraya zaten ”elveda” demeye geldim…

Seninle karşılaşmam hayatımın en büyük hatasıydı ve sırf seninle diğer tarafta karşılaşmamak için helal ediyorum hakkımı!

Uyudun mu?” diye yazılır, “Ne olur uyumamış ol, konuşmaya ihtiyacım var” diye okunur.

Sevmiyorum şu saatin sesini, akmasın dursun zaman. romantik-sozler Her şeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; yalan. Senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.

Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak.

Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?

Bazıları konuşmaz; gözlerine 5 saniye bakar, ömründen 5 yıl gider.

Olsun be aldırma. Yaradan yardır sanma ki zalimin ettiği kârdır, mazlumun ahi indirir sahi. Her şeyin bir vakti vardır!

Herkes kaybettiği kadar içecekse… O masadan en son ben kalkarım..!

Adam gibi sevmelerin yasaklandığı bir yerde, ne kadar seversen o kadar acı çekersin. Sonra mı? Çektiğin acıyla kalırsın işte.

Şarkılara neden “parça” dendiğini biliyor musun? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik yanını tamamlıyor.

Öyle bir çık ki karşıma, her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi hissedeyim seni.

 

 

 

Bir yanıt yazın